24 Şubat 2014 Pazartesi

Vahşi Hayvanlar Fast Food Yese...


Burada sıklıkla sağlığımız için iyi faydalı yiyeceklerden bahsediyoruz. Kimi zaman şu soruyla karşılaşıyorum. Neden insanların beslenmeyele ilgili bu kadar çok sorunu var? Bu kadar bolluk içinde neden hala sağlıklı beslenemiyoruz? Aslında bu sorunun çok kolay bir cevabı var. Doğal yaşamımızda böylesine bir bolluk yoktu. Günlük kalori ihtiyacımızı karşılamak için çok ama çok çalışmamız gerekiyordu. Ve çoğu zaman günün her saati tok dolaşmayı bırakın, günlerce açlık çekmeye razı olmamız gerekiyordu. Vücudumuz işte böyle bir ortama göre tasarlanmıştır. Şekerin, yağın, proteinin az olduğu bir çevrede yaşamak, bu az bulunan maddeleri sevip buluduğu anda olabildiğince çok yemesini sağlamak için şeker ve yağ iştahı, kıtlıklarda işe yaramaları için de her fazla kaloriyi yağa çevirecek bir metabolizma...İşte şımarıp da ucuz karbonhidrat şeker ve yağ kaynaklarını elimizin altına alınca obez oluverdik. Peki ya vahşi hayvanlar da kendilerine iyi gelen ve onların sağlıklı yaşamasını sağlayan yiyecekler yerine ucuz fast food ve şekerleme tüketebilselerdi? O zaman dünya nasıl bir yere dönerdi?

 

16 Şubat 2014 Pazar

Sandal Ağacı'nın Cilde Faydaları
Sandal ağacının cilde faydaları neredeyse saymakla bitmeyecek. Bir sandal ağacı bir de aloe vera neredeyse joker eleman olarak cilt ile ilgili hemen her problemde işe yarayan bir özelliği ile gündeme geliyor. Ben bu çokça bilinen faydaların yanında Türkiye'de çok yaygınca kullanılmayan ancak sandal ağacının ana vatanı olan Hindistan ve Sri Lanka'da cilt problemleri için sık sık uygulanan bir kaç kürden bahsedeceğim. Bu kürler Türki'ye de yetişen ya da katarlardan edinmesi hiç de zor olmayan bitkisel ürünlerin yardımıyla uygulanabilir ve cildinizi şımartmak için doğal ürünler repertuarınızı zenginleştirebilir. Sandal ağacı sadece cilde iyi gelen özelliklere sahip değildir.


Aynı zamanda tütsülerde sık kullanılmasını sağlayan hoş kokulu, sarı renkli bir tahtası vardır. Sandal ağacından elde edilen sandal ağacı yağı güçlü bir antiseptik ve anti-inflammatuar olarak kullanılır. Sandal ağacı tütsüsü sakinleştirici ve rahatlatıcı bir özelliğe sahiptir. Seyreltilmiş dozlarda içildiğinde mide ağrısına iyi gelir, ishal tedavisinde etkili olabilir ve reflü etkilerini azaltmakta kullanılabilir. Suyla seyreltilmiş bir çözelti olarak karıncaları ve çeşitli böcekleri evden uzak tutmakta kullanılabilir. Ve elbette pek çok cilt problemine iyi gelmek gibi bir mücizevi özelliği de vardır. Kısacası tam anlamıyla bin derde deva bir bitkidir. Elimizin altında sandal ağacı ve sandal ağacı yağı bulundurmak iyi bir fikirdir. Önceki yazılarımızdan birisinde sandal ağacı'nın sivilce izlerinden kurtulmakta işe yarayabildiğinden bahsetmiştim. (Sivilce izine iyi gelen yiyecekler)  Bu yazıda ise sandal ağacının cilt bakımında kullanıldığı bir kaç diğer alandan bahsedeceğim.



Sandal ağacı ve zerdeçal maskesi: Benim cildim çok yağlı, pırıl pırıl parlıyor, yüzümü bir cama dayasam suratımın fotokopisi cama çıkıyor...Evet abarttım biraz ama işin özünü anladınız sanırım. Yağlı ciltlerle uğraşmak zordur. Ancak hem rahatlatıcı hem de sivilceyle mücadele maskesi olarak zerdeçallı sandal ağacı maskesini çok beğeneceğinize eminim. Hazırlaması ve uygulaması çok basit olan bu maskeyi şu şekilde hazırlayıp kullanabilirsiniz. Eşit miktarda zerdeçal ve sandal ağacı tozunu az miktarda suyla karıştırın. Su miktarını kıvamlı bir krem haline gelecek şekilde ayarlayın. Ardından bu maskeyi tüm yüzünüze ve boynunuza uygulayın. Tamamen kuruyana kadar bekleyin. Ardından bol suyla durulayarak ancak peeling yapmadan yüzünüzü yıkayın. Fazla sürtme hareketi yapmadan yumuşakça yüzünüzü kurulayın. 

Sandal ağacı ve badem kremi: Bu maske ya da krem cildinizin canlı ve berrak görünmesini sağlayacak. Çok iyi dövülmüş bademi (alternatif olarak badem yağı da kullanabilirsiniz) sandal ağacı tozunu ve br miktar sütü karıştırıp sürebileceğiniz bir krem kıvamına getirin. Bu kremi günlük olarak yüzünüzde ve ellerinizde kullanabilirsiniz. 
Sandal Ağacı Maskesi: Bu maskenin amacı pürüzsüz ve kusursuz gözüken bir cilde kavuşmak olacak. Pek laışılmadık bir maske olsa da bir denemenizde fayda var diye düşünüyorum. Bir kasenin içinde gül suyu, sandal ağacı tozu, zerdeçal, süt kreması ve bir miktar balı karıştırın.Bu maskeyi yüzünüze ve arzu ederseniz boynunuza uygulayın. Kurumasını bekleyin ve kuruduktan sonra peeling yaparak yüzünüzü temizleyin. 20-30 dakika bekledikten sonra yüzünüzü yıkayarak işlemi tamamlayın. Bu maske cildinizi yumuşatacak ve çok etkili bir peeling sağlayarak cildinizdeki kir ve yabancı maddeleri uzaklaştıracaktır. Ancak çok kuvvetli olan bu maskeyi haftada birden daha sık uygulamayın. 

Cilt bakımında bitkisel çözümler ve cilde iyi gelen yiyecekler hakkında daha fazla bilgi almak için Cilt Bakımında Yiyecekler ve Bitkisel Çözümler sayfamızı takip edebilirsiniz.
Sivilce İzlerine İyi Gelen Yiyecekler

Aslına bakarsanız herhangi bir şey yiyerek canımızı çok sıkan o sivilce ve akne izlerinden kurtulamayız. Bir sivilce kontrolden çıkıp patladığında cildimizde bir yara oluşur. Bu yara iyileşirken kimi zaman bir yara izi bırakır. Bu ufacık yara izlerinin sayısı artarsa o zaman cildimizin görüntüsü bozulabilir. Bundan kurtulmak için öncelikle elimizden geldiğince sivilce ve akne problemini ortadan kaldırmalıyız. Eğer problemi daha ortaya çıkmadan ortadan kaldırabilirsek o zaman çözmek için de zaman ve enerji harcamak zorunda kalmayız. O yüzden öncelikle Cilt Bakımı - Cilde İyi gelen Yiyecekler ve Bitkisel Çözümler sayfamızdaki linklere bir göz atabilirsiniz. Şimdi gelelilm sivilce izlerinden kurtulmak için yapmanız gerekenlere.

Öncelikle kabullenmeniz gereken gerçeklerden bahsedelim. Estetik cerrahi olmaksızın cildinizde ortaya çıkan ve aslında birer yara izinden başka bir şey olmayan sivilce ve akne izlerini tamamen yok edemezsiniz. Bitkisel yöntemlerle burada önereceğimiz çözmler sadece sivilce izlerinin renginin normal cilt renginize oldukça yakın olmasını sağlayacak ve ancak çok büyük bir dikaktle ve yakından bakarsanız anlaşılacak kadar görünmez hale gelmesine yardım edecek. Ayrıca bu çözümlerin işe yaraması için dikkatle ve disiplinle uygulanması gereklidir. Sivilce izlerine iyi gelen bitkisel çözümler bir haftadan dört haftaya kadar değişebilen sürelerde her gün sektirmeden uygulanmalıdır. Gözle görülür bir iyileşme için ise en az bir hafta on gün beklemeniz gerek. Ve son olarak aklınızdan çıkartmamanız gereklidir ki bu sayfada y da herhangi bir web sitesinde öğrendiğiniz yöntemler sizin için en iyi çözüm olmayabilir. Beklemediğiniz bir etki oluştuğunda, ya da herhangi bir şüpheniz varsa tereddüt etmeden uygulamayı durdurun ve bir doktora baş vurun.

Akne İzi Tedavisinde Kullanılan Bitkisel Ürünler

Sandal Ağacı: Sandal ağacı'nın içinde bulunan santalol çok kuvvetli bir antiseptiktir. Bu yüzden tüm dünyada cilt temizleme, sivilce ve akne tedavisi gibi alanlarda kullanılır. Ancak sandal ağacından elde edilen ürünler çok güçlü olduğu için seyreltilmeden kullanılmamalıdır. Örneğin sandal ağacının tahtasından elde edilen sandal ağacı yağı mutlaka başka taşıyıcı yağlar ile seyreltilerek satışa sunulur. Aynı şekilde sandal ağacı tozu da seyreltilmeden kullanılmamalıdır.  Sandal Ağacı Suyu Kürü:  Bir parça sandal ağacını suda (tercihen saf su ancak önceden kaynatılmış musluk suyu da iinizi görecektir) ıslatın. Sandal ağacı parçasını 4-6 saat kadar bir süre suyunu içinde bekletin. Daha sonra tekrar kullanmak üzere sandal ağacını kuru bir yere kaldırın. Bir parça pamuğu sandal ağacı suyu'nda ıslatın ve sivilce izlerinin bulunduğu bölgelere hafifçe masaj yaparak ve dairesel hareketler ile sürün. Bu kürü bir hafta boyunca uygulayın. Bir hafta içinde cildinizde gözle görülür bir değişim göreceksiniz. Bir haftanın sonunda uygulamaya 3-5 gün ara verin. Verdiğiniz aranın ardından bir haftalık kürü tekrar uygulayın. Bu arada sandal ağacının cilt bakımındaki yerinin sivilce izi çıkartmaktan ibaret olmadığını da unutmayın. 

Limon Suyu: Limon içerdiği bol miktardaki C vitamini ile vücudunuzun kolajen üretiminde önemli bir rol oynar. Hem günlük diyetimizde limon bulundurarak hem de doğrudan cildimize uygulayarak limon'un sivilce izlerini yok etmekteki faydalarından yararlanabiliriz. Ancak limon suyu içeren kürler ve maskeler uyguladıktan kısa süre sonra dirket güneş ışığına çıkmamaya özen gösterin. Limon ve güneş ışığı ikilisi cildinizin renginin koyulaşmasına sebep olabilir. Limon suyu kürü : Bir tabağın için sulu bir limonun suyunu sıkın. Yüzünüzü yıkayın ve kurulayın. Bir parça pamuğu limon suyuna batırın ve sivilce izlerinin bulunduğu bölgeye dairesel harekelter ile yavaşça uygulayın. Yarım saat kadar limon suyunun cildinizde kalmasına izin vein ve daha sonra bol suyla durulayın. Bu uygulamayı bir hafta boyunca her gün, tercihen sonrasında gün ışığına çımayacağınız saatlerde ve ortamlarda yapın. Limon-badem yağı-bal kürü: Sade limon suyu adeta çamaşır suyu ya da beyazlatıcı gibi çalışır ancak bu kadar güçlü bir asit tek başına yıpratıcı bir etkiye de sebep olabilir. O yüzden aynı zamanda besleyici etkisi de olan bir maske daha çok hoşunuza gidebilir. Bunun için bir yemek kaşığı limon suyunu yine bri yemek kaşığı bal  ve badem yağı ve iki yemek kaşığı süt ile karıştırın. Bu karışımı doğrudan sivilce üzlerinin üstüne uygulayın. Yarım saat kadar sivilce izlerinin üzerinde bırakın ve ardından durulayın. Bir hafta boyunca uygulayın. Bir iki gün ara verip isterseniz ikici bir haftalık küre başlayabilirsiniz.

Akne ve Sivilce İzi Tedavisinde İşe  Yarayan Diğer Birtkisel Ürünler

Aloe vera: Aloe vera kendi başına kitaplar dolusu övgüyü hak eden bir ürün. İster aloe vera yapraklarından kendi maskenizi üretin ister aloe veralı ürünleri kullanın cilt bakımı repertuarınızda eksik olmaması gereken bir bitkidir.

Elma Sirkesi: Elma sirkesini de limon suyu gibi kullanın. Ancak elma sirkesi limon suyundan da güçlü bir yıpratıcı özelliği vardır ve hassas ciltlere iyi gelmeyebilir.

Yalancı Tespih Ağacı: Bu ağaca taşıdığı şifalı özellikler dolayısıyla Hindistan ve Sri Lanka'da köy eczanesi de denir. En yaygın uygulaması doğrudan yaprağı sivilce izine uygulamktan ibarettir. Türkiy'de taze yaprak bulmak problem olabilir.

7 Şubat 2014 Cuma

Depresyona İyi Gelen Bitkiler
Daha önceki bir yazımızda depresyona iyi gelen yiyeceklerden bahsetmiştik. Bu yiyecekler günlük diyetimizin bir parçası olan ve günlük beslenme rejimimizde yapacağımız ufak tefek değişiklikler ile depresyonu önleme ve hafif geçirmemize yardımcı olabilecek gıdalardı.Bir de normalde günlük rejimimizin bir parçası olmayan ve şifalı ot ve bitkiler kapsamında değerlendirilebilecek ve depresyonu önleme ve tedavide yardımcı olabileceği düşünülen bitkiler var. Bu yazımızın konusu da işte bu bitkiler.Hemen her yazıda yaptığım hatırlatmayı tekrar yapacağım.

Sadece şifalı ot ve bitkilerin yardımı ile ciddi bir depresyon ya da stres bozukluğunu tedavi edemezsiniz. Burada size verdiğimiz öneriler sadece destek amaçlıdır. Asla ve asla terapist ya da pskiyatrınızın uygulamaya koyduğu tedaviyi bitkisel kürlerle değiştirmeyin. Burada üstünde durduğumuz bitkiler ve bu bitkilerden üretilen kürler diğer terapi ve ilaç tedavilerine destek olmak için tavsiye edilmektedir. Emin olmadığınız her durumda mutlaka hekiminize danışın.

Ayrıca unutmayın ki stres bozukluğu ve depresyon tedavileri sadece kimyasal yöntemlerle çözülemez. Tam bir tedavi için hayat tarzınızda, dünyaya ve yaşama bakış açınızda değişiklikler yapmanız gerekecek. Burada tanıttığımız bitkileri profesyonel yardımın bir parçası, bir yardımcısı gibi düşünmeniz bu tavsiyelerimizden en fazla faydayı sağlamanıza yardımcı olacaktır. 

Sarı Kantaron
Sarı kantaron hiperisin ve hiperofin adlı kimyasal bileşenler içerir. Bitkinin depresyon ve anksiyeteyi hafifletmek için tavsiye edilmesinin ardında sarı kantaronun, serotonin emilimini engelleme özelliği yatar. Serotonin, ya da daha populer adıyla mutluluk hormonu, beyin tarafından salgılanır ancak her hormon ve nörotransmitter gibi beyin tarafıdnan geri emilime uğrar. Bu süreç vücudun durmadan aşırı miktarda hormonlarla dolup taşmaması için çok önemlidir. Ancak eğer belirli sebeplerle bir hormonun emilimi normal ya da yüksek, salgılanma hızı ise düşükse o zaman çeşitli dengesizlikler ortaya çıkabilir. Stres serotonin salgılanmasını azaltır ancak serotonin emilimi aynı seviyede kaldığı için zihnimiz mutsuzluk, umutsuzluk gibi duygulara, dolayısıyla da depresyona daha yatkın hale gelmesine yol açar. 


Sarı Kantaron'un serotonin emilimini azalttığına dağir bulgular olsa da depresyon tedavisi için etkisi klinik testlerle kanıtlanmış değildir. Kısacası eğer bir doktor tarafından ilaç tedavisi tavsiye edildiyse bu tedavieye alternatif olarak düşünülemez. Ayrıca dikkat edilmesi gereken önemli bir nokta da anti-depresan ilaçlar ile nasıl bir etkileşime gireceği farmakolojik özellikleri ve dozaj bilgisi yeterli olmadığı için bilinemeyebilir. Bu yüzden eğer hali hazıırda anti depresan kullanıyorsanız depresyona iyi gelen bitki olarak sarı kantaron tüketirken dikkatli olmanız. Aslında en iyisi sarı kantaronu hafif anksiyete ve stresli günler gibi klinik tedaviye ihtiyaç olmayan hafif vakalarda kullanmak, ilaçlar ile fazla karıştırmamaktır.

Meyan Kökü
Depresyonla mücadelede serotonin gibi mutluluk ve enerji düzeyini arttıran önlemler almak işe yaradığı gibi stresi tetikleyen hormonların üretimini azaltmak da takip edilebilecek bir stratejidir. Meyan kökü işte bu noktada devreye girer. Kabızlık, böbrek üstü bezi yetmezliği, ülser gibi rahatsızlıkların da tedavisinde bitkisel bir yardımcı olarak kullanılan çok şifalı bir bitki olan meyan kökü  stres hormonu olarak bilinen kortizol üretimini engelleyen ve ‘glisirizin’ adı verilen bir kimyasal içerir.

Ancak meyan kökü kullanırken dikkatli olmakta fayda vardır. Pek çok diğer ilaç ile etkileşime girebilir. Örneğin meyan kökünün doğurganlığı arttırıcı bir özelliği vardır ve doğum kontrol haplarının etkinliğini azaltabilir.Meyan kökü kürleri en fazla 4-5 hafta kesintisiz kullanılmalı, ardından dört haftalık bir ara verilmeli ve eğer ihtiyaç devam ediyorsa tekrar kullanılmalıdır. Yemeklere tatlandırma amacıyla eklenen meyan kökünün belirgin bir etkisi olması beklenmez. Meyan Kökünün Kullanım biçimleri: Bir çay kaşığı ince kıyılmış meyan kökü, bir bardak soğuk suya eklenir, hafif ısıda kaynama derecesine kadar ısıtılır, üstü kapalı olarak 10-15 dakika hafif ısıda kaynatılır ve süzülür. Yemeklerden sonra 1 bardak olmak üzere, günde 2-3 bardak taze demlenmiş çay içilir

Papatya
Uyku bozukluğu, stres ve kaygı bozukluğu için önerilen bitkilerden biri de papatyadır. Sakinleştirici etkisiyle papatya çayı pek çok kişinin favorileri arasındadır. Papatyanın depresyonla ilgili olarak serotonin veya dopamin seviyelerinde bir etkisi olduğu kanıtlanamamıştır. Ancak merkezi sinir sistemi üzerindeki rahatlatıcı etkisi ve kas gevşetici özelliği depresyon ve stres şikayeti olanlar için olumlu bir özelliktir. Papatya yan etki bakımından güvenli bitkilerden biri olarak kabul edilir. Yine de papatya alerjisi olan kişiler olduğu unutulmamalıdır.

Kedi Otu
Kedi otu kökü, özellikle uyku kalitesini arttırmasıyla bilinir. Depresyon ve kaygı bozukluğu semptomlarını azaltmak için kullanılagelmiştir. Uykuya geçişi kolaylaştırdığından uykusuzluk şikayeti olanların sıkça başvurduğu bitkilerden biridir. Kedi otu kökündeki etken bileşenler valepotriat ve valerenik asitlerdir. Bitkinin kökünün keskin kokusu nedeniyle çay olarak tüketilmesi zordur. Bu nedenle tablet şeklinde kullanımı yaygınlaşmıştır. Alkol ve antidepresan ilaçlarla birlikte kesinlikle kullanılmamalıdır. Hap şeklinde tüketilecekse ürün etiketinde önerilen dozajlara uyulması tavsiye edilir. Bir ameliyata hazırlananlar ameliyat tarihinden en az iki hafta önce (bitki merkezi sinir sistemini etkilediği için), kedi otu kullanmayı bırakmalıdır.

Depresyona iyi Gelen Diğer Bitki Türleri

Melisa otu stresi azaltan ve rahatlatıcı etkisi olan otlar arasındadır. Gerginliği azaltır ama öte yandan da konsantrasyonu arttırır. Stres, kaygı ve depresyona bağlı bulantı ve sindirim sorunları için tavsiye edilir. Binlerce yıldır pek çok faydasının yanı sıra depresyon, kaygı ve baş ağrısına iyi gelmesiyle de ün yapmış olan Japon eriği yan etki bakımından da güvenli bitkilerden biri olarak kabul edilir. Soğuk algınlığı için sıkça tavsiye edilen Sibirya ginsengi stresle ve yorgunlukla baş etmek isteyenlere de tavsiye edilir. Yüksek tansiyonu ve narkolepsi rahatsızlığı olan kişiler Sibirya ginsengi kullanmaktan kaçınmalıdır.

Kaynaklar:

3 Şubat 2014 Pazartesi

Tiroid bezi için ne yemeli?
Tiroid bezinin aşırı ya da az çalışması çok sık rastlanan ve giderek görülme sıklığı artan bir rahatsızlık çeşidi. Tiroid boynumuzun iki yanında yer alan ve vücudun hormonal dengesi için büyük önem taşıyan salgı bezlerinden birisidir. Tiroid bezi vücudumuzun ne hızla enerji harcayacağını, ve hangi tempoda yeni proteinler (yapı taşları) üreteceğini belirleyen salgılar üretir. Aynı zamanda vücudun diğer hormanların etkilerine ne kadar hassas olduğu da tiroid bezinin düzgün çalışmasına bağlıdır. Tiroid bezinin gereğinden yavaş çalışması vücutta yağ yakımının yavaşlamasına sebep olur ki tiroid tembelliği olan hastalar kilo almaya yatkın olurlar. Yorgunluk (enerji tüketimi azaldığı için) ve saç dökülmesi yaşanabilir. Hypothyroidism, yani tiroid tembelliği olan hastaların soğuğa karşı direnci de normalin altında olabilir. 


Bunun tersi olduğunda, yani tiroid bezinin fazla çalışması söz konusu olduğunda hastalar kimi zaman tamamen semptom göstermeyebilir. Ancak çoğu zaman metabolk hızın tüm vücutta artması dolayısıyla aşırı sinirlilik, derinin incelmesi, zayıf ve kırılmaya yatkın saç, el titremesi, ve kilo kaybı gibi belirtiler gözlenir.

Tiroid bezinin anormal çalışması her halükarda ilaç tedavisi gerektiren bir rahatsızlıktır. Sadece bitkisel ürünlerle tiroid sorununu çözmek mümkün değildir ama diyetinizde yapacağınız kimi değişiklikler ile tiroid bezinin çalışmasının düzenlenmesine yardım edebilirsiniz.

Tiroide iyi gelen yiyecekler


Hipertiroidizm (Tiroid bezinin fazla çalışması) 

İyot: Tiroid bezi fazla çalışan hastalar kesinlikle yüksek iyot içeren gıdalardan uzak durmalıdır. Genel olarak tuz tüketimini azattığınız gibi özellikle iyotsuz tuz kullanmalısınız.
Su yosunu ve diğer deniz bitkileri : Su yosunu ve deniz bitkileri iyot bakımından zengindir. Bu yüzden tiroid beziniz fazla çalışıyorsa bu gıdlardan uzak durmanız gereklidir.
Patates: Patates de iyot bakımından zengin bir besin maddesidir. Ancak tuz ya da yosun kadar yoğun bir iyot kaynağı olmadığı için abartmadan tüketmeye devam edilmelidir. Ancak dikkatli olmakta fayda var. Patates genelde yanında artan tuz tüketimini de getirir. İyotlu tuzla tatlandırılmış patates kızartması tam da uzak durmanız gereken bir ikilidir.

Halzisliğe İyi Gelen Yiyecekler
Halsizlik teknik olarak bir hastalıktır diyemeyiz. Aslında halsizlik bir yandan hatalı beslenmeden kaynaklanan bir rahatsızlık olabileceği gibi bir yandan da başka bir sağlık sorununun habercisi ve semptomu olabilir. Bunun yanında uyku bozuklukları, uyku apnesi, depresyon halsizliğe de yol açabilirken soğuk algınlığı, grip ve diğer enfeksiyona bağlı ve virutik hasatlıklar da beraberinde halsizliği getirebilir. Eğer halsizliğinizin sebebi bu yukarıda saydıklarımızdan birisi ise o zaman halsizliğe iyi gelen yiyecekler'e yönelmeden önce altta yatan gerçek rahatsızlığı çözmeye uğraşmalısınız. Ancak belirgin bir sebebi olmayan bir kronik halsizlik sorununuz varsa muhtemelen dengesiz ve hatalı beslenmeden kaynaklanan bir sorununuz olabilir. Gün boyu tükettiğimiz gıdalar vücudumuz tarafından işlenerek günlük faaliyetlerin yerine getirilebilmesi için gereken enerjiye dönüştürülür. Yetersiz beslenme ise bu enerjinin tam olarak sağlanamamasına ve halsizliğe yol açabilir. Doğru gıdaları tüketerek enerjinizi arttırabilir ve halsizlikten kurtulabilirsiniz.

Halsizliğe İyi Gelen Yiyecekler

Aslında burada başlığımızın Halsizliğe İyi Gelen Gıdalar olması daha iyi olurdu. Çünkü tek tek menümüzdeki yiyeceklerden değil de halsizliği azaltan gıda maddelerinden bahsetmek daha doğrudur. Pek çok mineral ve vitamin gün içerisinde enerji düzeyimizin daha az dalgalanmasını sağlamakta etkilidir. 

Protein: Protein kaslarımızın yapı maddesidir ve gün içerisinde enerjik olmamız için yeterli miktarda protein tüketiyor olmak önemlidir. Aynı zamanda yüksek protein içeren ve “tirozin” bakımından zengin gıdalar norepinefrin ve dopamin üretimini arttırarak motivasyon ve uyanıklık sağlar. Ancak pek çok proterin içeren gıda hayvansal yağlar bakımından da zengindir. Proteini arttıracağım derken yağ tüketimini de arttırıp kolesterol seviyelerini de zıplatmanın alemi yok. Aynı zamanda yağ bakımından yüksek bir diyet sadece kilo alma riskini arttırmakla kalmaz aynı zamanda genel dikkat seviyelerini de düşürür. Dimyata pirince giderken eldeki bulgurdan olmamak için protein bakımından zengin ama yağ bakımından düşük gıdalara yönelmek daha doğru olur. Örneğin derisiz tavuk, baklagiller, yumurta beyazı, ve deniz ürünleri kırmızı ete iyi birer alternatif teşkil eder.

Yoğurt: Her derde deva yoğurt yine karşımızda. Yoğurt bir yandan iyi bir protein kaynağı olduğu için buradaki tavsiye listemize giriyor. Bunun yanında yoğurt sindirimi kolaylaştıran “iyi” bakteriler olan probiyotik bakımından da zengindir. Bağışıklık sistemini güçlendirirken kronik yorgunluğa iyi gelebilir.

Kompleks Karbonhidratlar: Vücudumuzda enerjinin doğru dağılması ve gün içerisinde gıdalardan aldığımız enerjinin dengeli bir şekilde kullanılabilmesi için enerji kaynağının da uygun olması gerekir. Şekerli gıdalar hızla enerji verir ancak hemen ardından enerji açlığı yaratacak bir çöküşe sebep olur. Enerji kaynağı olarak en yararlı gıdalar kompleks karbonhidratlar içeren yiyeceklerdir. Yeterli miktarda enerji için nişastalı gıdalar, sebze ve meyve, kepekli tahıllar yiyebilirsiniz. Karbonhidratlar özellikle fiziksel aktiviteler sırasında kasların glikojeni yeniden sentezlemesine etki ederek yorgunluğu geciktirir. Ayrıca uyku alışkanlıklarını düzenleyen ve ruh halini geliştiren serotonin bakımından zengin olan kompleks karbonhidrat içeren gıdalar kan şekeri seviyesinin korunmasına da yardımcı olur.


Su: Su teknik olarak “yiyecekler” kategorisinde yer almasa da enerji ve kronik yorgunlukla savaşınızda en büyük yardımcınızdır. Çoğu zaman dikkat etmeyiz ama tahminimzden önce bastıran bitkinlik ve yorgunluk dehidrasyonun yani susuz kalmanın işaretlerinden birisidir. Vücuttaki her işlem su yardımıyla yürütülür ve yeteri kadar su olmaması tüm vücut işlevlerinin yetersiz hale gelmesine yol açar. Hiç ekstra efor sarfetmsesek bile vücudun normal işleyişi ile su tüketiriz. Özellikle rüzgarlı günlerde ve kuru iklimlerde terleyip ıslak kalmadığımız için ter yoluyla kaybettiğimiz suyun farkına bile varmayız. Günde sadece su olarak 1 litreden aşağı düşmemeli, diğer içecek ve gıdalardan gelen suyla birlikte günlük su tüketimimizin bir buçuk iki litrenin latında kalmamasına dikakt etmeliyiz. Sade suyun dışında kafein içermeyen bitki çayları, meyve suları ve elektrolit takviyesi sağlayan sporcu içeceklerinden (fiziksel aktiviteler sırasında) faydalanabilirsiniz.

Demir: Demir eksikliği anemisinin belirtileri arasında kronik yorgunluk bulunmaktadır. Bazen demir eksikliği yetersiz beslenme sonucu geçici olarak da yaşanabilir. Demir eksikliğinde kandaki oksijen azalarak organlara oksijen akışı sekteye uğrar ve bunun sonucunda halsizlik görülür. Demir bakımından zengin et, balık ve yeşil yapraklı sebzeler yiyerek bunu engelleyebilirsiniz.

Halsizlik İçin Beslenme Önerileri

Spesifik oalrak bedenimize aldığımız gıdalara ek olarak beslenme alışkanlıkalrımızı düzenleyerek de halsizlik belirtilerini azaltabilir ya da hepten yok edebiliriz. Bir kaç ufak ve takip etmesi çok kolay tavsiyeye kulak vererek gün içerisinde daha zinde kalabilir ve enerjinizi daha verimli kullanabilirsiniz. 


  • Kahvaltıyı asla ihmal etmeyin. Klişeler genelde yok yere klişe haline gelmezler. En önemli öğün kahvaltıdır klişesi de içinde önemli bir doğruluk payı barındırır. 
  • Kahvaltı sırasında yağlılardan kaçınıp komplek karbonhidratlar içeren tam tahıl ve çok tahıllı ekmek, yulaf ezmesi gibi aynı zamanda lif oranı da yüksek gıdalar tüketin. Bu aynı zamanda B vitamini takviyesi de olacaktır.
  • Kahvaltıda C vitamini ihtiyacınız için meyve ya da taze sıkılmış portakal suyu içmeye dikkat edin. Portakalın olmadığı ya da pahalı olduğu dönemlerde mevsim meyvelerinin suları da C vitamini ihtiyacınızı karşılamaya yetecektir.
  • Çok katkı maddesi içeren işlenmiş ürünlerden uzak durmaya bakın. (bkz: Dikkat eksikliğine iyi gelen yiyecekler)
  • Fast food'dan tamamen kaçamayacaksınız, biliyoruz. Ama en azından fast fooda sarılma sıklığınızı azaltın. Az gıda, hiç vitamin, ve bol yağ kombinasyonunu kim ister ki zaten?
  • Günlük protein ihtiyacınızı mümkün olduğunca öğle yemeği ile gidermeye çalışın. Öğle saatlerinde alınan protein hem gün içinde daha zinde kalmanıza yardım eder hem de gece sindirmek zorunda kalmayacağınız için sindirim sisteminize iyilik etmiş olursunuz. 
  • Hepimiz arada sırada uyanmak için ve enerji ihtiyacı için kahveye baş vururuz. Ama unutmayın kahve bir enerji kaynağı değildir, sadece kısa bir süre için metabolizmanıza vites yükselttirir. Etkisi geçince ise enerji düzeyiniz eskisinden de aşağıya düşer. Eğer çoktan kafein bağımlısı olduysanız yapacak fazla bir şey yok ama eğer hala kafeine karşı direnciniz varsa kahve ve diğer kafeinli içecekleri sadece acil durumlarda yoğun olarak kullanın. 

Bu takip etmesi kolay tavsiyeler ile günlük enerji düzeyinizi fazla dalgalanma yaşamadan koruyabilecek ve gün içinde halsizlikten daha az yakınacaksınız. Kaynaklar