28 Nisan 2016 Perşembe

Domates'in Faydaları, Sırları, Tehlikeleri

Amerikan Hediyesi:

Domates bize Amerika’nın bir hediyesi. Evet, kıta olandan bahsediyoruz. Avrupalılar domates ile İspanyollar’ın Meksika’daki keşif ve fetihleri sonrasında tanıştılar. Orta ve Güney Amerika’da yiyecek olarak kullanılan domates Avrupa’ya oldukça yavaş bir şekilde yayıldı. 1880’lerde İtalya’da pizzanın popülerleşmesi ile mutfakların vazgeçilmezi haline geldi. Türk mutfağının temel taşlarından birisi olan domates ve özellikle domates salçası Osmanlı mutfağına tahmin edeceğinizden çok daha geç bir dönemde girdi: 19.yüzyılın ortalarında. Halk mutfağına girişi ise daha çok yirminci yüzyılın başından itibaren gerçekleşti. Bugün bile klasik saray tariflerine bakarsanız tencere yemeklerini tatlandırmak için gün kurusu, koruk suyu, nar ekşisi’nin sıklıkla kullanıldığını ancak domatesin adının bile geçmediğini görürsünüz. (http://tafed.org.tr/tr-tr/haberler/356/gecmisten-gunumuze-turk-mutfagi)
 

Korkulan Zehir’den Mutfağın Başköşesine:

Arada sırada domatesin yeşil yapraklarını ve saplarını yemenin tehlikeli olduğunu duyarsınız. Eğer bunun abartı olduğunu düşünüyorsanız tekrar düşünün. Domates nightshade ya da Latince adıyla Solanaceae ailesine mensup bir bitkidir. Bu bitki ailesinin Türkçedeki karşılığı ise itüzümü ya da köpek üzümüdür. Bu türler solinin denilen bir toksin üretir ve kimi türler ciddi derecede ölümcül olabilir. Deadly Nightshade ya da Türkçe adıyla Güzel Avrat Otu yeterli miktarda tüketildiğinde sizi asla uyanmayacağınız bir uykuya götürür. Domates bu bitki ailesinin nispeten masum bir üyesi olsa da bünyesinde solininin bir türevi olan tomatin toksini barındırır. Bu toksin yeşil yapraklarda, meyvelerin yeşil saplarında, ve olgunlaşmamış yeşil meyvelerde yoğunlaşırken olgun kırmızı domateslerde oldukça az miktarda görülür. Olgun domatesler hiç riskli değildir. Yeşil domatesler de çok büyük miktarda tüketilmedikçe hiçbir rahatsızlığa yol açmaz. Yeşil yaprakları ise acı tatları yüzünden zaten yemek istemezsiniz. Nadiren de olsa domates alerjisi görülebilir. Çeşitli şiddetlerde olsa da alerjinin en temel semptomları özellikle çiğ domates tüketimini takip eden saatlerde ciltte kızarma, terleme, ve burun akıntısı ve kaşıntı olarak kendini gösterir. (http://www.gardeningknowhow.com/edible/vegetables/tomato/tomato-plant-toxicity.htm)

Antioksidan deposu

Domatesin pek çok bilinen faydası vardır. Ancak en önemli özelliği içerdiği antioksidanlardır. Özellikle lycopene açısından zengin olan domatesin kanser riskini azaltmakta, kalp ve damar hastalıklarını önlemede faydalı olduğuna dair klinik (ancak henüz tartışılan) sonuçlar vardır. Domates aynı zamanda cildi güneşin tehlikeli UV (morötesi) ışınlarından korumada ve güneş yanıklarını önlemede etkilidir. Diyabeti önlemede etkili olmasa da hali hazırda diyabet hastası olanlarda oksidatif stresi azalttığı yolunda bulgular mevcuttur. Domatesin içerdiği lyocepene’in dejeneratif sinir sistemi rahatsızlıklarında tedavi amacıyla kullanılıp kullanılamayacağı da araştırılmaktadır. Ama zaten hiçbir sıra dışı etkisi olmasa dahi domates lezzeti ve iyi bir C vitamini kaynağı olmasıyla soframızdaki daimi yerini zaten çoktan hak etti.

0 yorum: