Amerikan
Hediyesi:
Domates bize
Amerika’nın bir hediyesi. Evet, kıta olandan bahsediyoruz. Avrupalılar domates
ile İspanyollar’ın Meksika’daki keşif ve fetihleri sonrasında tanıştılar. Orta
ve Güney Amerika’da yiyecek olarak kullanılan domates Avrupa’ya oldukça yavaş
bir şekilde yayıldı. 1880’lerde İtalya’da pizzanın popülerleşmesi ile
mutfakların vazgeçilmezi haline geldi. Türk mutfağının temel taşlarından birisi
olan domates ve özellikle domates salçası Osmanlı mutfağına tahmin
edeceğinizden çok daha geç bir dönemde girdi: 19.yüzyılın ortalarında. Halk
mutfağına girişi ise daha çok yirminci yüzyılın başından itibaren gerçekleşti.
Bugün bile klasik saray tariflerine bakarsanız tencere yemeklerini tatlandırmak
için gün kurusu, koruk suyu, nar ekşisi’nin sıklıkla kullanıldığını ancak
domatesin adının bile geçmediğini görürsünüz. (http://tafed.org.tr/tr-tr/haberler/356/gecmisten-gunumuze-turk-mutfagi)
Korkulan Zehir’den Mutfağın Başköşesine:
Arada sırada
domatesin yeşil yapraklarını ve saplarını yemenin tehlikeli olduğunu
duyarsınız. Eğer bunun abartı olduğunu düşünüyorsanız tekrar düşünün. Domates
nightshade ya da Latince adıyla Solanaceae ailesine mensup bir bitkidir. Bu
bitki ailesinin Türkçedeki karşılığı ise itüzümü ya da köpek üzümüdür. Bu
türler solinin denilen bir toksin üretir ve kimi türler ciddi derecede ölümcül
olabilir. Deadly Nightshade ya da Türkçe adıyla Güzel Avrat Otu yeterli
miktarda tüketildiğinde sizi asla uyanmayacağınız bir uykuya götürür. Domates
bu bitki ailesinin nispeten masum bir üyesi olsa da bünyesinde solininin bir
türevi olan tomatin toksini barındırır. Bu toksin yeşil yapraklarda, meyvelerin
yeşil saplarında, ve olgunlaşmamış yeşil meyvelerde yoğunlaşırken olgun kırmızı
domateslerde oldukça az miktarda görülür. Olgun domatesler hiç riskli değildir.
Yeşil domatesler de çok büyük miktarda tüketilmedikçe hiçbir rahatsızlığa yol
açmaz. Yeşil yaprakları ise acı tatları yüzünden zaten yemek istemezsiniz. Nadiren
de olsa domates alerjisi görülebilir. Çeşitli şiddetlerde olsa da alerjinin en
temel semptomları özellikle çiğ domates tüketimini takip eden saatlerde ciltte
kızarma, terleme, ve burun akıntısı ve kaşıntı olarak kendini gösterir. (http://www.gardeningknowhow.com/edible/vegetables/tomato/tomato-plant-toxicity.htm)
Antioksidan
deposu
Domatesin pek çok
bilinen faydası vardır. Ancak en önemli özelliği içerdiği antioksidanlardır. Özellikle
lycopene açısından zengin olan domatesin kanser riskini azaltmakta, kalp ve
damar hastalıklarını önlemede faydalı olduğuna dair klinik (ancak henüz
tartışılan) sonuçlar vardır. Domates aynı zamanda cildi güneşin tehlikeli UV
(morötesi) ışınlarından korumada ve güneş yanıklarını önlemede etkilidir.
Diyabeti önlemede etkili olmasa da hali hazırda diyabet hastası olanlarda oksidatif
stresi azalttığı yolunda bulgular mevcuttur. Domatesin içerdiği lyocepene’in
dejeneratif sinir sistemi rahatsızlıklarında tedavi amacıyla kullanılıp
kullanılamayacağı da araştırılmaktadır. Ama zaten hiçbir sıra dışı etkisi
olmasa dahi domates lezzeti ve iyi bir C vitamini kaynağı olmasıyla
soframızdaki daimi yerini zaten çoktan hak etti.
0 yorum: