Bir önceki yazıda karaciğere iyi gelen yiyeceklerden bahsetmiştim. O yazıda enginar'ın adı dahi geçmemişti. Elbette enginarın karaciğere faydalarını gözden kaçıracak ya da unutacak kadar şuursuz değilim daha. Amacım kanımca sebzelerin şahı olan enginara kendi özel yazısını armağan etmekti. Enginar gerçekten tam bir doğa mucizesi ve sadece karaciğere olan faydaları ile onu bir yazının bir köşesinde bahsederek geçiştirmek gerçekten de haksızlık olurdu.
Bir yandan ecza dolabı kadar çok yönlü ve faydalı bir yandan benim diyen yiyecek kadar lezzetli, insan daha ne ister?
Daha kolay ayıklanmasını...Enginarın bir kötü tarafı barsa o da bütün sene boyunca el altında olmaması ve en bol olduğu dönemde bile arzu ettiğiniz kadar tüketemeyeceğiniz kadar pahalı olmasıdır. Bir de elbette gerçekten zor ayıklanıyor olması da canınızı sıkabilir. Ancak hiç bir iyi sonuç mücadele etmeden alınmaz ve enginarın lezzet deposu kalbine ulaşmak için de dikenli yapraklarından aşmak gereklidir.
Enginar tam bir Akdeniz bitkisidir. Tarihi çok eskilere dayanır. Tahılların ardından ilk ekim ve dikimi yapılan sebzelerden birisi olduğu düşünülür. Eski Mısır'da hiyerogliflerde fedakarlık ve doğurganlık simgeleri olarak kullanılmıştır. Akdeniz havzasının bu mükemmel bitkisini İspanyollar 1600 lerde Amerika'ya götürseler dahi 1900'lerin başına kadar populer bir yiyecek haline gelmemiştir. Şimdilerde ise detoksa merak sarmış sağlık gurularının ve mutfak bloggerlarının ağzından düşürmediği sebzelerden birisi haline gelmiştir. Dua edin de enginar ihracatı başlayıp bu mükemmel sebzenin iyice el yakar fiyatlara çıkmasına sebep olmasın.
Bir sonraki yazıda enginar'ın faydalarından bahsedeceğim.
0 yorum: