3 Nisan 2014 Perşembe

Antibiyotik Çağının Sonuna Geldik Mi? (1)

Antibiyotikler tıp dünyasının belki de tüm insanlık tarihinin en büyük buluşlarından birisi. 1942 yılında, penisilin'in keşfinden hemen sonra bu mucize ilaç tarafından hayatı kurtulan ilk hasta olan Anne Miller'dan bu yana milyonlarca insan sadece 100 sene önce onları bir kaç hafta ya da gün içerisinde öldürecek olan hastalıklardan kurtuldu. Antibiyotiklerin her sene kurtardığı hayat milyonlarla ölçülüyor. Pek çok bakımdan modern tedavilerimiz antibiyotikler olmadan imkansız gözüküyor. Ancak giderek artan antibiyotik bağımlılığımız bu mucize ilacın sonunu da hazırlıyor olabilir.



Dünyada en hızla evrilen, yani yeni çevre şartlarında hayatta kalma ve çoğalma becerilerini geliştiren canlılar bakteriler (virüslerin teknik olarak canlı olup olmadığı hala tartışmalı bir konu, yoksa virisüler evrilme ve adapte olma konusunda bakterilerden daha aşağı kalmıyorlar). Bu özellikleri onları çok tehlikeli kılıyor. Bakterilere karşı geliştirdiğimiz tüm ilaçlar ve doğal bağışıklık sistemimizin geliştirdiği savunma önlemleri bakterilerin tamamını öldürmüyor. Bazı bakteriler bu savunma sistemlerine dirençli oluyorlar. Bu dirençli bakteriler çoğaldıklarında kısa bir süre önce işe yarayan bir ilaç artık daha az etkili bir hale gelmiş oluyor. Bunun üzerine araştırmacılar daha güçlü, farklı aktif maddeler içeren yeni antibiyotikler geliştiriyorlar. Tam bir silahlanma yarışı kısacası. Bakteriler kendilerini daha dirençli kıldıkça biz de daha yeni antibiyotikler ile saldırıyoruz. Ancak bakteriler bizden daha fazla ve hep bir adım geride olmaya mahkumuz çünkü ancak bakterilerin geliştirdiği yeni saldırılara karşılık olarak ilaç geliştirebiliyoruz. Kaldı ki bakterilere bütün gücümüzle saldırmak çoğu zaman vücudumuza faydalı olan bakterilerin (çoğu sindirim sistemimizde yaşar) de ölmesine yol açıyor ve iyileşeceğim derken bedenimizin dengesini hepten mahvediyoruz.

Uzunca bir süre bu silahlanma yarışının bizim lehimize biteceğini düşündük. Penisilin çok güçlü bir ilaçtı ve penisilin türevleri hemen hemen tüm bakteri enfeksiyonlarına karşı etkiliydi. Ancak zamanla aslında bu yarışta yavaş yavaş geri düşmeye başladığımızı farkettik. 1942'de piyasada sadece tek bir penisilin vardı. 2000'lere geldiğimizde ise 50'den fazlası penisilin türevi olmak üzere 200 civarında antibiyotik türevi kullanıyoruz. (bu 200 sayısı piyasadaki ilaç markalarını değil antibiyotiklerde kullanılan aktif madde türevlerini belirtiyor. Aynı maddeyi kullanan onlarca antibiyotik var bu da 200 antibiyotik türünü kullanan binlerce antibiyotik markası demek). 



1949 (1) yılında, antibiyotik  çağının başında Dünyadaki toplam antibiyotik üretimi yaklaşık 80 bin litre kadardı. Bu sayı çok fazla geliyor ama bu miktar  kişi başına bir gramın ellide birinden daha az antibiyotik üretildiği anlamına geliyor. Tek bir kapsül antibiyotikten daha az. İnsanların ortalama tek bir hap antibiyotikten daha az antibiyotik kullandığı bir dünya. Bundan 50 sene sonra, 21.yüzyılın eşiğinde 1999 yılında dünyadaki antibiyotik üretimi yaklaşık 20 milyon litereye ulaşmıştı. Tam 250 kat artış...2009 yılında ise sadece Amerika'da üretilen antibiyotik miktarı 30 milyon litreyi geçmişti. Kısacası dünya, özellikle de batı dünyası tam anlamıyla bir antibiyotik denizinde yüzüyor diyebiliriz.

Şimdi korkutucu olan tarafına gelelim işin: Son on senede kullandığımız antibiyotik miktarını ikiye katladık, ancak bakterilerin yol açtığı hastalıkalrı tedavi edebilme oranımızda iyileşme olmaması bir yana düşlük de olsa anlamlı bir düşüş bile yaşandı. Milyarlarca dolarlık ar-ge çalışması, damarlarımza enjekte ettiğimiz ve hap olarak yuttuğumuz antibiyotik miktarını ikiye katlamak bakteriler karşısında ancak cepheyi korumamızı sağlıyor ve işaretler gösteriyor ki cephe belki de yarılmak üzere. 

Şimdilik burada duralım. Gelecek yazıda bu antibiyotik savaşında doktor, firma, ve hastaların payını tartışmaya başlayacağız. Yorumlarınızı aşağıda bekliyorum. Biliyorum ki bir blog ancak okuyucuları kadar iyidir... Bitkisel Antibiyotikler yazı serisinin diğer yazıları için Bitkisel Antibiyotikler sayfamızı ziyaret edebilirsiniz.

Kaynaklar

1 - Stephen Harrod Buhner, (2012). Herbal Antibiotics. Storey Books: North Adams, MA

0 yorum: